top of page
  • Writer's pictureKader Sevinc

Manolyalar ve Atlar: Ressam Avni Arbaş ve sohbetlerimiz


Ressam Avni Arbaş ile Foça’da, Manolyalar serisi tabloları henüz bitmemiş, arkada görülebiliyor. Bu resimler son resimleri oldu. Tüm sürecini görebildiğim manolya resimlerinden biri beni öyle etkilemişti ki yıllar sonra o tabloya gönderme olan Büyü adlı bir yağlı boya tablo yaptım. Bu tablo şuan Brüksel’de ofisimde ve bana her gün gördüğümde güç veriyor.


Ressam Avni Arbaş’ın hayatımda yeri ayrıdır. Hem bir büyük, bir bilge olarak hem de ressam olarak. Ona dair anılarımı ayrıca yazacağım.

Aşağıda sizinle kendisiyle yaptığım sohbetlerden bir özeti paylaşıyorum. Biraz onun şiir ile ilişkisine, şairliğine vurgu yapmak istedim. Nur içinde olsun.

Aydın’da doğduktan sonra İstanbul ve Paris’te yaşadınız ve hayatınızın son dönemini Eski Foça’da geçirdiniz. Eski Foça’nın resminiz ve hayatınız üzerindeki etkisi nedir?

Paris’ten İstanbul’a dönüşümden sonra İstanbul’da çalışmama yetecek kadar huzur ve sessizlik bulamadım. Resim benim hayatımı var eden en önemli gaye oldu hep. Paris’e gidişim de bunun bir sonucuydu. Eski Foça’ya adeta sığındım resmimi korumak için. Başka bir çare kalmamıştı. Eski Foça’nın sessizliği ve huzuru bana kendimle kalma ve gönlümce çalışma lüksünü verdi.


Avni Arbaş’ın Manolya serisi tablolarından biri..en sevdiğim


Son tabloları olan manolya tablolarının öyküsü

Ben ilke olarak gönlümden geçeni resmeden, fırçasını özgürce tuvalin üzerinde dolaştırmayı yeğleyen bir ressam oldum hep. Manolyalara kadar hiç kimsenin isteği ya da siparişi üzerine resim yapmadım. Aslında manolyalar da öyle sayılmaz. Bir gün resimlerimi çok seven bir armatör gelip beni buldu Eski Foça’da. Oturup sohbet ettik bir süre. Sonra sohbetin bir yerinde.  “Avni Bey ben manolyaları çok severim. Hayatımda özel bir yeri vardır. Sizin resimlerinizin de öyle. Sizin bir gün manolya resimleri yapmanızı öyle isterdim ki.”  dedi. Elbette ne diyeceğimi bilemedim. Bu konudaki kuralımı açıkladım kendisine ancak bir gün manolyalar resmetmeye karar verirsem kendisinin haberdar olmasını sağlayacağımı söyledim. Bu olayın üzerinden biraz zaman geçti ve sonra Eski Foça’da Turhan Kayaoğlu’ndan bana manolyalar bulup bulamayacağını sordum. Sağolsun, buldugetirdi. Önce yaşadım onlarla bir süre. Dillerini anlamaya çalıştım, anlayacağım ki aktarabileyim tuvale. Birkaç ay sonra da başladım manolyaları resmetmeye. Anımsamıyorum ne kadar zaman aldı, insan zamanı unutuyor resim yaparken. Üç tane manolya resmi yaptım ve galeriye gönderdim. Onlar da o beyefendiyi haberdar etmişler.

Gençliğinizin oldukça hareketli ve ilginç anılarla dolu olduğunu biliyorum. Hatta Katoliklerin Roma’ya kutsal yürüyüşlerine katılıp manastırlarda bile kalmışsınız, öyle değil mi?

Tabii tabii. Neler yaşadık. Katolik olduğumdan değil de, macera için katılmıştık birkaç arkadaş. Dünyanın dört bir yanından gelen gençlerle Roma’ya doğru yürüyüyor ve yol üzerindeki manastırlarda konaklıyorduk. Manastır diyince aklınıza rahat bir döşek, sıcak yemek gelmesin aklınıza. Samanlıkta kalmıştım bir seferinde, güzel bakışlı bir at vardı onu biraz inceledikten sonra uyumuştum. Beni güneşten korusun diye çok severek aldığım bir de hasır şapkam vardı. Sabah bir uyandım ki hain at yemiş benim şapkayı yahu. Atlara olan sevgimi bir kez daha anladım kızamadım ona. Çok keyifli bir seyahat olmuştu.

Avni Arbaş’ın bilinmeyen şiirleri

Sizi çok yönlü bir sanatçı olduğunuzu hatta şiirleriniz olduğunu da biliyorum, biraz bahsetmek ister misiniz?

Doğru söylüyorsun, yayımlanmış şiirlerim vardı gençliğimde. Dergide yayımlanmıştı bir iki şiirim o zamanlar. Şairlik değil ama şiirin hep iyi bir izleyicisi okuyucusu oldum..

Birini paylaşabilir misiniz?

Yahu pek zor hatırlamak ancak şöyle bir şey idi;

Ruhunu bir dala as-

Süpürsün şimal-

                rüzgarları

Bayramlık esvaplarını ateşe at

Ve bana anandan-

                doğduğun gibi

                        gel.

Genç ressamlara iletmek istediğiniz mesajlar var mı?

Kendilerine ait olanı arasınlar. Ben beş yaşımdan itibaren resim yapıyorum. Babam askerdi ve resme olan ilgime çok önem verirdi. Evde küçük bir atölye bile yaptırmıştı bana. Öylelikle kendi resmimi buldum yıllar içinde. Kendinize ait olanı, farklı olanı ortaya koyduğunuzda başarısız olmanız için bir neden yok. Ancak gençlere üç naçizane önerim olabilir 80 küsur yıllık hayatımın bir sonucu olarak. Üç şeyin peşinden gitmesinler hayat boyu, ünün, mevkinin ve paranın. Bu üçü de amaç olduğunda insana zarar verir, olduğu gibi olmaktan alıkoyar insanı. İnsan kendini aramalı.

 * Şöyleşi Ressam Avni Arbaş ile 1999-2001 yılları arasında Foça’da yaptığım sohbetlere dayanılarak hazırlanmıştır.

0 views
bottom of page