top of page
  • Writer's pictureKader Sevinc

Yeni yazı: ABD ve AB yeni bir düzen kurarken Türkiye (3)


Dünyada güç dengeleri ve çok boyutlu ittifak ağları sürekli yenileniyor. Demokrasi, hukuk devleti, düzenleyici kurulları ile işleyen bir piyasa ekonomisi, insana ve doğaya hizmetkâr bir siyaset anlayışı ve toplumsal kalkınmanın her konusu. Bunlar Batı dünyasında mükemmel olmayan, henüz erişilemeyen, pek çok soruna maruz kalan, fakat peşinde koşulan temel hedefler. Bu ortamda Türkiye’nin batılı değerlerden uzaklaşan evrimi gözden kaçmıyor. Özgürlükler ile sorunlu bir iç siyaset, AB sürecinde demokrasi sorunları sebebiyle eriyen ulusal güç, dış politikada tutarsızlıklar… Orta Doğu’da yılların mirası saygınlığın hovardaca harcanması, Çin ile yürütülen füze sistemi görüşmeleri, Rusya ile inşasına başlanan nükleer santral yatırımı, Şanghay Beşlisi tartışmaları…  Batı dünyası da siyasi ve sosyo-ekonomik dönüşüm sancılarının arttığı bir dönemde Türkiye konusunda vahim analiz ve vizyon zafiyeti içinde. Her iki taraf dakaybediyor.

Bu hafta da ABD ve AB arasındaki Transatlantik Ortaklık müzakereleri merceğinden Türkiye’nin uluslararası dengelerdeki evrimi konusuna devam edeceğim. “Yeni bir Batı”nın inşası girişimi olarak tanımlanan, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) müzakereleri küresel ticaretin yaklaşık yarısını ilgilendiren bir mesele. Dünya siyasetine yön veren en önemli ekonomik güç odağı yeniden şekilleniyor.

Türkiye, Gümrük Birliği ve Transatlantik Ortaklık

Türkiye açısından TTIP hem fırsatları hem de tehditleri içinde barındıran bir konu. Türkiye aynı anda AB ile gümrük birliği içinde ve de tam üyelik müzakereleri süren tek ülke.

Gümrük birliğinin, 1963 Ortaklık Anlaşması temelinde tam üyeliğe giden bir aşama olmasına ve de 2005’de başlayan tam üyelik müzakerelerine rağmen, Türkiye siyasi sorunlar nedeni ile zaman kaybederken, gümrük birliği de zaman içinde aşındı.  AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının dışında kaldığı ve Türkiye’ye bu anlaşmalardaki koşulları uygulamak üçüncü ülkenin girişim alanında olduğu için sorunlar yaşanmakta. Dünya Ticaret Örgütü’nün Doha görüşmelerinin sıkıntılı ilerlemesi sürerken, AB’nin Asya’dan Latin Amerika’ya çok sayıda ülke ile serbest ticaret anlaşması yapması Türkiye’nin pazarını bu ülkelere açarken, serbest ticaret anlaşması yapılan ülkeler pazarlarını Türkiye’ye açmadı. Türkiye bu ülkeler ile benzer anlaşmalar için müzakere ederken, ticaret sapmaları oluştu.

Bununla beraber gümrük birliğinin fayda/zarar genel karnesine bakıldığında Türkiye’nin sağladığı önemli kazançlar var:  dış ticarette kalemleri arttı, pazarlar çeşitlendi, yatırım koşulları iyileşti, kamuda ve şirketlerde yönetim disiplini güçlendi ve de tüketicilere Avrupa standartlarında yüksek kaliteli ürünler sağlayabilen sanayi ve hizmet sektörleri gelişti. Sanayi ürünlerinin çoğunluğunda ithalat tarifelerinin azaltılması ile Türkiye’nin üretiminin artmasına katkı sağladı. Bugün gümrük birliğinin reformu, tarım ve kamu alımlarını da içerecek şekilde genişletilmesi için öngörüşmeler sürdürülüyor. Türkiye zor rekabet koşullarında da olsa, halkının yaşam standartları, dolayısıyla ulusal çıkarları için de Avrupa’da olmalı; Orta Doğu’da değil.

TTIP ise bir dönüm noktası niteliğinde.  AB ve ABD arasındaki TTIP müzakerelerinin dışında kalması ve AB ile müzakere edilen koşulların Türkiye’ye uygulanmayacak olması ticaret dengesizliği yaratacak. Bir çözüm aracı, TTIP anlaşmasına Türkiye ya da “AB ile gümrük birliği içindeki ülkelere açık” ifadesi dâhil edilmesidir. Konunun ekonomik boyutunun yanı sıra sadece bir ticaret anlaşmasına indirgenemeyecek bir gelişme var karşımızda. Transatlantik ekonomide kenara düşmenin Türkiye’deki siyasi eksen kaymasını hızlandıran bir etkisi olur.

En iyi çözüm AB üyeliği

Aslında bu durum Avrupa açısından istenmeyen bir gelişme. NATO üyesi, G20’nin 2015 başkanı, dünyanın 17. büyük ekonomisi, Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi konumundaki Türkiye’nin bu anlaşmaya dâhil edilmesi ekonomik ve siyasi bağları güçlendirirken aynı zamanda bu üçlü işbirliğini de perçinleyecektir. Türkiye’nin TTIP’e dâhil olması bugün Türkiye ve Avrupa’nın bazı bölgelerindeki demokratik istikrarsızlık göz önüne alındığında Batı demokrasisini daha da güçlendirecek bir siyasi ve jeo-stratejik enerji ve ivme de yaratır. Ekonomik boyutta, Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE) Türkiye’nin TTIP anlaşmasına dâhil edilmesini savunuyor. Bu çok etkili kurum üyeleri TÜSİAD ve TİSK ile hâlihazırda Türkiye’ye açılmış.  Avrupa sosyalist ve demokratları (PES) başta olmak üzere birçok siyasi kesim ve akademik uzman da Türkiye’nin Transatlantik Ortaklık için önemi konusunda hemfikir. GMF, Brookings, EDAM, CEPS, EPC, CER gibi birçok düşünce kuruluşu bu konuya dikkat çekiyor. Bunlar iyi değerlendirilmesi gereken destekler.

Transatlantik anlaşma küresel düzeyde yüksek standartları geliştirmek ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin gibi dünyanın hızlı büyüyen ekonomilerinin de oluşan bu pazara erişim için yüksek standartlara riayet etmesini sağlaması açısından da önemli. Trans Pasifik Anlaşma da bu tabloyu tamamlayacak. Ayrıca, toplumlardan gelen tepkileri dikkate alarak, Transatlantik Ortaklık sosyal ve çevre politikaları boyutlarında gelişerek ilerlemek zorunda.

Bütün bu veriler ve değerlendirmeler ışığında, gelişen Transatlantik Ortaklık ve de değişen küresel dengelerde Türkiye’nin ulusal menfaatleri için en etkili yol AB üyeliği sürecinde hızla ilerlemektir.

Önümüzdeki dönemde AB kendi içinde de değişiyor. Merkezde federal bir Euro bölgesi oluşuyor. Bu çekirdek grubun da içinde olduğu şimdiki AB böylece daha geniş ve de daha esnek bir yapıda olabilecek. Bu iki çemberli AB’nin dışında ise Ukrayna, Gürcistan, Tunus gibi ülkelere açık bir üçüncü çember oluşmakta. AB’nin ana kurumsal yapısı dışındaki bu dış çembere düşmek Türkiye için iyi olmaz. Demokrasimizin istikrarı, AB içi kararlarda yer alan bir üye olmanın artıları ve de uluslararası güç dengeleri açısından, Türkiye için AB üyeliği en iyi çözüm. Bu üyelik için sorunlar malum. Demokrasi ve insani kalkınma yolunda güçlenerek ilerlemek mümkün. Bu arada AB de daha hazır olacak. İki çemberli yapısı ile yeni üyeleri daha rahat kabul edecek. Aynı anda TTIP içinde yer alarak Türkiye’nin Batı eksenini yeniden ayarlamak gerekiyor. Önemli olan ülkemizin zaman ve enerjisini iyi kullanmak.

Kader Sevinç

Brüksel

Serinin diğeri iki yazısını okumak için:

0 views
bottom of page