top of page
  • Writer's pictureKader Sevinc

Türkiye-AB ilişkileri: Savrulan değil, kaderine sahip çıkan bir Türkiye yaratacağız


AKP iktidarının uzun yıllardır sistematik olarak Avrupa Birliği üyelik hedefi sürecini baltalamaya yönelik çabaları, AB içindeki Türkiye karşıtı grupların iştahını kabartmaya devam ediyor.


AKP iktidarı Türkiye'yi çeşitli AB programlarından çıkartarak, AP-TBMM arasındaki komisyon toplantılarını engelleyerek, demokratik reformları terk edip Türkiye'yi finansman karşılığında AB'nin göçmen taşeronu haline getirileceği anlaşmalara sokarak ülkemizi zaten üçüncü ülke konumuna getirmek için elinden gelen her şeyi yaptı.

Örneğin 2016'da Türkiye'yi Yaratıcı Avrupa programından çıkararak Türkiye'deki kültür sanat projelerine Avrupa Birliği desteğini ve kurumsal işbirliklerini sonlandırdı. Bu, AKP iktidarlarının Türkiye'yi kültürel olarak dönüştürme, Avrupa'dan koparma stratejisinin bir parçasıydı. Böylece Türkiye'deki entellektüel kesimin Avrupalı meslektaşları ile çeşitli kültür sanat projelerinde ortak çalışma imkanlarını da baltalamış oldu.

Uzun yıllardır Avrupa Parlamentosu milletvekili ile TBMM üyelerinin bir araya yılda birkaç kez gelerek Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdiği Karma Parlamento Komisyonu toplantılarının yapılması AKP ve MHP tarafından engelleniyor. Sebebi çok açık, AKP ve küçük ortağı Türkiye'nin AB ilişkilerinin açık bir tartışma, fikir alışverişi ve ortaklık platformu olmasından korkuyorlar.


Elbette fiilen değilse de resmen hala AB'ye katılımcı bir ülke konumunda olan Türkiye'de iktidarın yoğun çaba göstererek ülkeyi AB'den kültürel, sosyal, siyasal olarak koparma çabalarına AB içinden ses verenler de var. AKP'nin AB içindeki işbirlikçileri Türkiye karşıtı gruplar ve lobiler. AKP'nin tüm politikaları, Erdoğan’ın tüm açıklamaları AB içindeki bu grupları fazlasıyla memnun ediyor. Giderek genişleyen bu grup önce Türkiye'yi AB Komisyonu içinde önce "genişleme" den "komşuluk" politikasına kaydırdı, şimdi ise "Ortadoğu" bölümüne. Buna o gün de, bugün de güçlü bir toplumsal tepki verilmesi gereklidir. Zaten uzunca bir zamandır Türkiye ile ilişkilere müzakerelerden sorumlu AB Komisyonu'nundan çok AB Dışişleri kurumu olan EEAS bakmakta. Bu bile AKP iktidarının da işbirliği ile Türkiye'nin AB'den nasıl dışlanmakta olduğunu gösteriyor.

En son bir Avrupa Birliği programı olan Erasmus ile öğrenci değişimine katılan gençlerin başına gelene bakın. Türkiye, Avrupa Birliği'nden finansmanı alıyor ama yurtdışına giden kardeşlerimize bursları aktarılmayarak yurtdışında sahipsiz bırakılıyorlar. Bunun bir benzerini pandemi öncesi yurtdışına deneyim değişimi ve yüksek lisans için gönderilen devlet memurlarına da yaptı AKP iktidarı. "Size kazandığınız bursu göndermeyeceğiz, ister cebinizden karşılayın ister geri dönün" denildi devlet memurlarına. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir dönemde bu duruma düşmemiştir.


Genç Cumhuriyetimiz, Osmanlı'dan kalan ağır borçları öderken bile yurtdışına eğitim için gönderdiği yeni nesil Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını orada sahipsiz bırakmamıştır.


Atatürk yurtdışına, özellikle Avrupa'ya gönderilen gençlerimize “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz” derken bu deneyimin ülke için değerini ve gençlerin yurtdışındayken arkalarında Türkiye Cumhuriyeti'nin gücü ve güvencesinin olduğunu hissetmesinin değerini bilerek bu mesajı iletiyordu.

AKP iktidarı Türkiye'yi Avrupa'dan ve çağdaş dünyadan izole etmeye çalıştığı bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye'deki demokrat, ilerici kesimlerin buna cevabı, ülkede sahici, ayakları yere sağlam basan bir Avrupa hareketinin yaratılması olmalıdır. Türkiye'nin Avrupa'daki kaderine toplumsal olarak sahip çıkılmalı.

CHP'nin başını çekeceği Türkiye'nin yeni iktidarında öncelikle AKP iktidarlarının Avrupa ile ilişkilerde yol açtığı bu gibi zararları onarmakla mükellef olacağız. Türkiye'yi yeniden Avrupa ülkeler ailesinin saygın bir mensubu haline getireceğiz. Bir daha hiçbir gencimiz, memurumuz "acaba devletim beni yurtdışına terk eder mi?" endişesi yaşamayacak. Türkiye Cumhuriyeti gücünü ve güvencesini yurt içinde ve dışında yurttaşlarının iyiliği ve faydasına hissettiren bir ülke olacak 2023'de göreve gelmemizle.


Türkiye'yi Ortadoğu'nun bir parçası görmek hevesinde, kültürel entegrasyonunu buraya yöneltmek istek ve çabasında olanlar olduğu çok açıktır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana batılı bir ülke olarak var olmuş, dünyanın tüm bölgeleriyle güçlü ilişkilere sahip bir Avrupalı ülke olarak hareket etmiştir. Bu mirasa sahip çıkmak her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının görevidir. Tercihini Avrupa'dan yana yapmış bir milletin iradesi ve aynı tercihler yönünde çalışan iktidarının önünde kimse duramaz. Bu şartlar oluştuğunda göreceksiniz, Türkiye'yi kendi kurumları bünyesinde Ortadoğu bölümüne almak gibi olaylar da son bulacaktır. Savrulan değil, kaderine sahip çıkan bir Türkiye yaratacağız.

Kader Sevinç


CHP Avrupa Birliği Temsilcisi


Brüksel

28 views
bottom of page